İç döküntüleri, can sıkıntıları, dedikodular, filmler, oyunlar, moda, ünlüler, politika, magazin, özel hayat, kadın hakları ve canım ne çekerse..

23 Aralık 2010 Perşembe

Angelina & Anne

Yeryüzünde kıskandığım iki tane kadın var. Biri Angelina Jolie, diğeri Anne Hathaway. Kolay kolay kimseyi beğenmeyen benim bu iki kadını görünce ağzımın suyu akıyor. Gerçi Angelina son zamanlarda pek zayıflamıştı bir deri bir kemik kalmıştı ama bence hala muhteşem. Bugün biraz göz ziyafeti çekeceğim kendime müsadenizle :)












22 Aralık 2010 Çarşamba

Makyajın Gücü

"Vogue Paris editorleri sadece makyaj, saç modeli değişikliği, doğru poz ve ışık düzeniyle 20 yaşında ki model Eniko Mihalik'i 10, 20, 30, 40, 50 ve 60 yaşında göstermeyi başarmışlar."


10 yaşında 




20 yaşında




30 yaşında




40 yaşında




50 yaşında 




60 yaşında



Milad Olsun Bugün


Çok gaza geldim, sigarayı bırakmaya karar verdim. Becerebilecek miyim bilmiyorum ama deneyeceğim en azından. Belki azalta azalta bırakabilirim. 8 senedir günde 1 paket sigara içiyorum ve yaptığım hesaplara göre o kadar paraya üstü açık spor bir araba alırmışım. Hem sağlığıma da yazık. Sigarayı bırakmış olanlarınız varsa aranızda bana uyguladığınız yöntemlerden ve taktiklerden bahsedebilir misiniz acaba? Sanırım sıkıntılı günler geçireceğim :(

Aşk Üzerine

Yakın arkadaşlarımdan biri dün 2.5 senelik ilişkisini sonlandırdı. Sebebinin ise aşkın bitmesi olduğunu söyledi. "Onu görünce artık heyecanlanmıyorum, ona bakınca ilk zamanlarda hissettiğim duyguları hissetmiyorum" dedi. Bunu söyleyen erkek bu arada. Ben de "sen bilirsin kardeşim ama bundan sonra yaşayacağın ilişkilerde de yine aynı şey olacak. 6 ay sonra kalbin çarpmaz olduğunda onları da terk edeceksen ayrıl" dedim. Sonra bir de kız tarafına ziyarete gittim orada durumlar ne alemde görmek için. Kızcağız bütün gün ağlamış, salyası sümüğü birbirine karışmış, fonda acıklı bir şarkı, etraf peçete dolu, gözleri tavuk götüne dönmüş bir vaziyette telefona sabitlenmiş oturuyor. Teselli etmeye çalıştım haliyle ama bana mısın demiyor. Sonra sordum; " senin kalbin çarpıyor muydu ona baktığında?" "Yoo, 2 seneyi geçti ilişkimiz öyle çarpıntı falan yok bende yıllardır" Peki dedim, "Mutlu ediyor muydu seni? Ruhuna hitap edebiliyor muydu Hoşlandığın şeyleri seninle birlikte yapıyor muydu?" "Aslına bakarsan hep onun sevdiği şeyleri yaptık bugüne kadar. Ne yapmaktan hoşlandığımı bilmez bile" dedi. Pekiiiii, "sen bu adamdan ayrıldığın için niye üzülüyorsun o zaman? Bütün işaretler senin lehine görünüyor. Olumlu tarafından bakıp mutlu olsana!" "Bilmiyorum" dedi ve sessizce ağlamaya devam etti.


Şimdiii, erkekler kadından ne bekliyor ilişkide? Ve pek tabii, kadın ne arıyor karşısındaki adamda? Bir kere şuna kesinlikle karşıyım; Schopenaur'un aşk yorumlamaları var, biliyorsunuzdur belki. Her şeyi cinselliğe bağlar ve aşkın aslında sadece temelde yatan cinsel dürtülerin uyarılması olduğunu savunur ve der ki, erkeklerin çapkın olmasının sebebi de budur. Tohumlarını yaymak istemesi ve neslinin devamını sağlama içgüdüsü. Bu bana göre saçmalığın daniskası, aynı zamanda erkek lehine uydurulmuş muhteşem bir mazerettir. Aynı mantıkla bakıyorum ve diyorum ki, adam neslinin devamı için tohumlarını yaymak adına farklı kadınlara ilgi duyuyorsa, kadın tarla vazifesini üstlenir ve kendi için en doğru tohumu dener, en iyisini seçip hayatına devam eder. Ama nedense işin bu boyutunu göz ardı etmiş ünlü düşünür. Ki kadınları aşağılayıcı bir kaç yazısından dolayı da kendisinden hiç haz etmem zaten. 


Kadınlara yıllar boyunca bazı roller verilmiş. Annelik, anaç ruh, koruyup kollama, toparlayıp düzenleme, sahip çıkma, gibi... Ben bunların tamamen fasa fiso olduğunu savunuyorum. Aslında böyle doğuştan getirdiğimiz tek eşlilik, aidiyet, anaçlık falan gibi özelliklerimiz yok bana kalırsa. Tıpkı erkeklerin çok eşlilik, düzensizlik, düşüncesizlik vs gibi özelliklerinin olmadığını düşünmem gibi. Bunlar sanki içgüdüselmişcesine meşrulaştırılmak isteniyor bana göre. Özellikle cinsellik konusunda kadın duygusaldır, sexten sonra bağlanır, ama erkek tam tersi her çiçekten bal alır mantığında olduğu gibi. Sen bana doğduğumdan beri bunları söylersen, tv dizilerinde, reklamlarda, tiyatro oyunlarında, sohbetlerde, her yerde ama her yerde aynı rolleri gösterirsen benim karakterim de kişiliğim de bu yönde gelişir. Aslında kadının öyle yuva kurmak, aile oluşturmak, çocuk doğurmak, düzenli hayat yaşamak, bir adama bağlı kalmak gibi istekleri yoktur. Öyle olması gerekirmiş gibi öğretildiği için yıllarca, bunu hayat gayesiymişcesine benimsemiştir kadın dediğin. Bugün de tüm kadınların sanki evlenmeye ölümüne meraklı algılanmasının nedeni de budur. Aslında yok öyle bir şey. Biz de temizlik yapmamaktan, gece gezmelerinden, içip sıçmalardan, eğlenmeye gitmekten, tv karşısında bütün gün oturup bira içmekten ve tek gecelik ilişkiler yaşamaktan hoşlanırız. Kandırmayın kendinizi ve artık rica ediyorum yaptıklarınıza bilimsel bahaneler bulmaktan vazgeçin artık. 

21 Aralık 2010 Salı

Happy Divorce :)

Daha önce düğün pastaları eklemiştim. Nette gezerken boşanma pastaları gözüme çarptı. Çok yaratıcı ve eğlenceli modeller var içlerinde :)














X Large Lezzetler















20 Aralık 2010 Pazartesi

MimM!

Sevgili crazywomanrosemary beni mimlemiş :) Mimin konusu; anılarımız ve anılarımızın eşyalara yüklediği anlamlar. Mim konusunu gördüğümde kesinlikle bunu anlatmalıyım diye düşündüm. Dedim ki orada bir yerlerde benim gibi bunları yaşamış bir kadın varsa, gözleri parlasın, otursun düşünsün.. Ve istedim ki eğer bunu bana yaşatan adama benzer bir adam varsa yaptığından utansın ve bu tutumundan vazgeçsin.


Efendim daha önce buradaki yazımda belirttiğim üzre, çok ciddi ama bir o kadar da kötü bir ilişki geçirmiştim zamanında. Halbuki ilişkiyi yaşarken her şey bana çok güzel geliyordu. Aşktan gözü kör olmak deyimi vardır ya hani, aynen öyle işte. Polyannacılık oynuyordum bir nevi. Sevdiğimin kusurlarını görmezden geliyor, yaptıklarının her birine teker teker kılıflar buluyordum. Ben yapı itibariyle küçük sürprizlerden, minik hediyelerden özellikle de çiçeklerden çok ama çok hoşlanan bir hatunum. Eski sevgilime defalarca ama defalarca söylemiştim bunu. Ne bir ay dönümümüzde, ne yıl dönümlerimizde, ne de doğum günü, sevgililer günü gibi özel günlerde bir ot bile getirmemişti bu adam bana. En son 3. yıl dönümümüzde yolda giderken kolundan tutup çekeleye çekeleye çiçekçiye sokup, çiçekçiye ben bir buket papatya istiyorum demiştim de öküzlük yapıp parasını bana ödetmemişti sağolsun gerizekalı. Ben de eve gelip "en azından kendi ödedi, bana da ödettirebilirdi" diye düşünüp sevinen multi gerizekalıydım tabii.


Ama bu son olmadı, eski ev arkadaşımla beni boynuzlayıp gittikten sonra pişman olup geri dönmeye çalıştığı dönemde evime kocaman bir buket papatya göndermişti. Ne incelik! İşte bu yüzden hep içimde uhdedir çiçek almak. Hatta yolda belde elinde bir buket çiçekle yürüyen kız gördüğümde gözlerim dolar benim. Kıskanırım, özenirim, imrenirim ve üzülürüm... 


O aldığım ilk papatyaları kurutup saklamıştım ben. Hayatım boyunca aldığım ilk ve muhtemelen tek (o zamanlar öyle düşünüyordum tabii) çiçekler olacağı için atmaya kıyamamıştım her ne kadar kötü anılar da barındırsa. Sonra ansızın bir gün şu anki sevgilimle tanıştım. Birlikte olmaya karar verdiğimiz ilk günün akşamı eve döndüğümde evimin kapısının üstü tamamen papatyalarla kaplanmıştı. Ortasında da bir not vardı "tam bir papatya kadını gibi görünüyorsun. Hangi çiçeği sevdiğini soracak kadar vakit geçiremedim henüz seninle bu yüzden kendi tercihimi kullandım. Umarım hakkındaki her  şeyi öğrenebilecek kadar çok vakit geçiririz birlikte" İşte o an hayatımın sayılı anlarından biridir. O kadar çok mutlu olmuştum ki içeri girmem 30 dakikamı falan almıştı. Kapının önünde oturup öyle bir ağladım ki, hıçkıra hıçkıra, bağıra bağıra. Bütün zehrimi akıttım o gece. Bütün acılarımı... 


Sonra o çiçekleri toplayıp bir buket yaptım, kuruttum. Diğer çiçeklerse çöpü boyladılar hak ettikleri üzre. Aradan o kadar zaman geçti ve ben defalarca çiçek ve hediyeyle ve küçük sürprizlerle mutlu edildim. Ama hala odamın baş köşesinin süsler o çiçekler. Baktıkça o kadar çok anlam ifade ederler ki bana... Elimdekini kaybetmekten korktuğum için mutluluğum pahasına çırpındığım, kendimden ödün verdiğim zamanlar gelir aklıma. Sonra bunların hiçbir şey ifade etmediğini, yıllarca emek vererek kurduğum her şeyin bir anda tuzla buz olup gidebileceği gerçeğini yüzüme çarpar. Ama her şeyden önemlisi, asla ama asla umudumu kaybetmemem gerektiğini, her karanlığın sonunda bir aydınlık olduğunu hatırlatır bana.


Benim mimlediklerim;
Marla
Nina Noctis
Emre

İçimde Bir His Var Ama...

Bu aralar derin bir boşluk hissediyorum içimde. Eksik kalan bir şeyler var sanki. Bütün gün çalışmak, eve gelip yemek yapmak, televizyon karşısında sızmak... Çok monotonlaştı her şey. Fenalıklar geçiriyorum son 1 haftadır. Sıyrılmalıyım bundan. Değişik bir şeyler yapmalıyım diyorum ama akşam olup da eve geldiğimde bütün yaşam enerjim çekilmiş oluyor sanki. Acaba depresyona mı giriyorum diye psikoloğa bile gittim. Monotonluktan sıkıldığımı ve yeni bir şeyler yapmam gerektiğini söyledi doktorum bana. Ama ne? Bir şeyler yapmak için ne param, ne zamanım ne de enerjim var :(


Bu ara şeytan beni çok pis dürtüyo bırak şu saçma sapan işi, adam gibi sevdiğin bir yerde çalış, sevdiğin işi yap, kendine de zaman ayırırsın böylece, git saçını boyat, bakım yaptır bi yüzün gözün kendine gelsin diye. Sonra atla uçağa git ne zamandır isteyip de gidemediğin bir yere.(ki o yer Paris) Görüşmemek için bahaneler uydurduğun insanları çıkar hayatından. Al kendine bir sırt çantası, tak boynuna fotoğraf makineni, git, gez, gör, çek... O hep içinde kalan beyaz elbiseyi al, vitrinde görüp de her seferinde iç çektiğin. Sesin güzel git şarkı söyle, topla 3-5 adam kur bi grup, canın çektikçe gir stüdyoya tepin. Canının istediğini yap diyor şeytan bu ara bana... Haydi hayırlısı...

17 Aralık 2010 Cuma

Dünyanın İlk Organik Defilesi

Latin Amerika ülkesi Kolombiya'nın Cali kentinde düzenlenen Biofashion Moda Haftası'nda tasarımcılar, "ekolojik" koleksiyonlarını tanıttı. Kolombiya florasına mahsus bitkilerin işlenmemiş haliyle kullanıldığı tasarımlar hayli ilgi topladı.