İç döküntüleri, can sıkıntıları, dedikodular, filmler, oyunlar, moda, ünlüler, politika, magazin, özel hayat, kadın hakları ve canım ne çekerse..

30 Kasım 2011 Çarşamba

Ben Bir Adam Sevdim Ama...


Pucca'nın birinci kitabını bitirdim bugün. Tanrım resmen bir ruh ikizim varmış dedim. İnsan ilişkilerinde inanılmaz başarılı ben, gönül işlerinde de bir o kadar saçma sapan bir insana dönüşüyorum. Ama şükürler olsun ki yalnız olmadığımı ve daha da önemlisi deli olmadığımı anladım bugün.


Şimdi şöyle ki, ben bir adam sevdim. Henüz 1 ay bile olmadı tanışalı. Demeyin ki bu kadar kısa sürede sevemezsin. Bana böyle oluyor işte. Kocaman kadın oldum ama o içimdeki ergen kız bir türlü çıkmadı. 2 haftadır bir ilişki içerisindeyiz biz bu adamla, ancak ben şimdiden çocuklarımızın neye benzeyeceğini, isimlerini, hangi özellikleri ondan, hangilerini benden alacağını, salonumuzun mobilyalarını, yatak odamızın rengini, yemek takımlarımızın desenlerini bile düşündüm. Kulağa delice geldiğinin farkındayım ama bunu yapmadan duramıyorum. İstiyorum ki hemen olsun, sadece benim olsun, hep yanımda, benimle olsun. Mümkünse işe bile gitmesin, kimseyle görüşmesin.Tabii bunların hiç birinden ona bahsetmiyorum, sezdirmiyorum bile ama içimde böyle şeyler dolaşıyor işte. Bunun neden böyle olduğunu bilen, tam olarak böyle olmasa da buna yakın şeyler yaşayan birileri daha varsa, bunu önlemenin yolunu bana da anlatabilir misiniz acaba? Yoksa kısa süre sonra içimde durmaktan sıkılan bu düşünceler beni manyak bir SS subayına çevirecek hissediyorum.. Geçen gün kendimi; elime japon yapıştırıcısı sürüp onun elini tutmayı düşünürken buldum.. İşte durumun vehameti budur. Varsa bir önerisi olan, gözlerimi dört açıp bekliyorum efendim..

28 Kasım 2011 Pazartesi

Hayata Tutunma Çabalarım...





O kadar yorgun, bıkkın, sıkkın bir yaz geçirdim ki anlatamam.. Tek dersten okulu uzattığım yetmemiş gibi, aylarca iş aradım ama her başvuruda biz size geri döneriz diyen sünepe heriflerle karşılaştım, nitekim hiç biri geri dönmedi. CV mi biraz daha kabartmak adına gitmediğim seminer almadığım sertifika, öğrenmediğim bilgisayar programı kalmadı. Ama sıfıra sıfır elde var sıfır. Ben de gittim bi cafeye, iki üniversite bitirdim ama hiç bi halta yaramadı, ben kendime zarar vermeden siz bana bi iş verin dedim. 3 aydır günde 12 saat çalışıp garsonluk yapıyorum sevgili dostlar. Böyle olacağını bilsem yeminle okumazdım. El işi falan öğrenirdim. Ne bileyim terzi çırağı olurdum, kuaför olurdum en azında bişi olurdum. 2 diplomasını çerçeveletip duvara asmış (ki üçüncünün de yeri hazır ama çerçevesinin içi boş henüz) her gün sabahtan akşama kadar ona buna hizmet edip, akşam eve geldiğinde 2 sayfa kitap dahi okuyamadan, bir filmin ilk yarım saatini bile izleyemeden salyası aka aka uyuyakalmış, aylardır eline erkek eli değmemiş, saçının bir parmak dibi gelmiş ama fırsat bulup da kuaföre gidememiş sümsük kızın teki olmazdım. Bloguma geri dönüşüm, yeniden hayata tutunma isteğimdendir. Adım adım bir şeyleri yoluna koymaya başlayacağım bugünden itibaren, sevgili blogum da beni gaza getirecek, her gün okuduğumda "vay be gelişme var" diyeceğim. Haydi bakalım...