İç döküntüleri, can sıkıntıları, dedikodular, filmler, oyunlar, moda, ünlüler, politika, magazin, özel hayat, kadın hakları ve canım ne çekerse..

14 Aralık 2010 Salı

Benim Ülkemde...



Benim ülkemde; faşizm istemeyen insanlar, birileri derdini anlatırken ona yumurta atıyorlar.


Benim ülkemde; düşünce özgürlüğü isteyen insanlar herkesin kendi gibi düşünmesini istiyor.


Benim ülkemde; bireysel hak ve özgürlükleri savunan insanlar, başkalarının hak ve özgürlüklerine kısıtlama getiren yasalar kaldırılınca şaha kalkıyor.


Benim ülkemde; mini etek giymek isteyen kız car car hakkını savunurken, başını örtmek isteyen kız susturulmaya çalışılıyor.


Benim ülkemde; birileri insanları aydın ve göbeğini kaşıyan olarak ayırıyor.


Benim ülkemde; insanların kendisi gibi düşünmeyene tahammülü yok. Hemen sınıflandırıyor, yaftalıyor.


Benim ülkemde; ne yazık ki gri yok. Her şey keskin çizgilerle ayrılmış birbirinden. "Ama arkadaşım bak sen şortla okula gelebiliyorsun, o da başörtüsüyle gelsin" dediğin zaman arkadaşların uzaklaşıyor senden.


Benim ülkemde; bir kız var saçı rastalı, gözünde Bob Marley gözlüğü, bir gün bir televizyon kanalına röportaj veriyor. Diyor ki, başı kapalı olan zaten okumasın ne işi var ki, başı kapalı insanlar sanat yapamaz, yaratıcı olamaz,  ben dünya  barışını savunuyorum, faşizme karşıyım. Bu kızı insanlar alkışlayıp paylaşıyorlar facebook profillerinde, asıl faşistin o olduğunu anlayamadan hem de.


Benim ülkemde; ana muhalefet partisinin genel başkanı twitterında ağlıyor çocuklar gibi, başbakan şöyle dedi, o kötü kaka, cıss diye.


Benim ülkemde; hala ekonominin ne kadar büyüdüğü görülmemekte, "oha lan sigara 7 lira olmuş daha da oy veriyorlar bu adama" naraları atılmakta.


Benim ülkemde; her şey çok çabuk unutulur. Darbelerde yapılan faşizmi görmez kimse, işkenceleri yok sayar, özgürlüklerin sınırlandırılmasını hatırlamaz. Sıkıştığı zaman darbe gelsin ister. Bilmez ki okulda gördüğü "örgüt iletişimi" dersi yüzünden sığınaklarda ağzının burnunun kırılacağını, haksız yere dövülüp, itilip, şansı varsa bir köşeye bırakılacağını.


Benim ülkemde; herkes bir şeyleri sorgular, Tanrı'yı, dini, inançları, devleti, ama kimse cesaret edemez orduyu sorgulamaya. Bir kez bile sormaz neden her yıl devlet hazinesinden o kadar para harcanıyor, bu para nereye gidiyor diye.


Benim ülkemde; bunu sorgulayan insanları vatan haini olarak adlandırırlar. Fişlerler.


Benim ülkemde; ölen onlarca şehidin arkasından devleti suçlarlar. Kimse bilmez, kim ona emir vermiş, kim ne demiş.


Benim ülkemde; bazı şeylerin üstü çok ama çok güzel kapatılır. Öyle ki, ödümüz kopar açmaya, aralamaya.


Benim ülkemde; birileri dilini kurtarmak ister, İngilizce, Almanca kelime girmesin diye kendini paralar, sonra da oturur TDK'nın Türkçe'siyle dalga geçer. Üstelik konuştuğu dilde binlerce Arapça ve Farsça sözcük kullandığını bilmeden.


Benim ülkemde; insanlar medenileşmeyi, rahat rahat alkol kullanmak, karşı cinsle yolda parkta yiyişmek, bacağını memesini göstermekten ibaret sanır. Ve öyle ki, bu haklarının gün gelip de elinden alınacağı ihtimalini düşündüğünde bile tüyleri ürperir, ortalığı velveleye verir, İran'a benziyoruz der.


Benim ülkemde; öğrenciler devletten burs alır, kredi alır, bir kısmı ihtiyacı için kullanırken, bir kısmı barda, clubta yer o parayı, sonra devlete küfreder.


Benim ülkemde; insanlar devlet hastanesinden yararlanır, ilaca 3 kuruş para verir, ameliyat olur her türlü masrafını devlet karşılar, sonra da hastaneler çok kalabalık diye şikayet eder.


Benim ülkemde; insanlar atıp tutmaya, muhalefet olmaya bayılır. Her şeyin altında bir art niyet arar, at gözlüğüyle bakar her şeye. Bunu da marifet sayar, böbürlenir. Kendi gibi düşünmediğinde hakaret eder, küçümser, alaya alır, adına da özgürlük der, demokrasi der." Ah Aziz Nesin demişti 
Türkiye'nin yüzde bilmem kaçı salak diye hahaha" der.


Fakat ben inanıyorum ki benim ülkemde, hala bazı şeyleri görebilen, mantık süzgecinden geçirebilen, Sezar'ın hakkını Sezar'a verebilen ve gerçek anlamda özgürlükçü, demokrat ama her şeyden önemlisi kişisel haklara saygılı birileri var. Hakaret etmeden tartışabilen, aşağılamadan dinleyebilen, bir şeylerin düzeltilmesi için çaba harcayacak olan birileri...

17 yorum:

  1. Mini etek ve türbanı nasıl kıyaslabiliyorsun? Hakikaten bu çok garip geliyor bana.. Ne tür bir bakış açısıyla bakıyorsun bu konuya çok merak ediyorum..

    YanıtlaSil
  2. Özgürlük bakış açısıyla...

    YanıtlaSil
  3. Her insan başlı başına bir fenomendir aslında.. Bütün yazılanların altına imzamı basarım ben. İnsan hakları ve ifade özgürlüğü açısından bunlar gereklidir. Böyle bir yazıyı okumak inanın bana bu saatte terapi gibi geldi.

    YanıtlaSil
  4. Benim gibi düşünen birilerinin olduğunu görmek güzel :)

    YanıtlaSil
  5. Bu pozitif ayrımcılık oluyor sanki.. Mini etek giyen birinin özgürlüğünü daha fazla kısıtlayacak şeylere maruz kaldığına eminim. Hatta biliyorum, çünkü bu konuda oldukça baskıcı bir yerde büyüdüm. Dar kot giyenler iffetsiz sayılırdı mesela.. Herneyse konumuz bu değil.. Konumuz son günlerde garip örneklerle türbanın savunulmasının moda oluşu.. Senin, özür dilerm daha doğrusu sizin, aklınıza türban diyince özgürlük kavramı gelebilir, benim aklıma da dayatmalar gelir.. 4 yaşında kendinden büyük örtüleri olan kız çocuklarıyla, çocuğumn öğretmeninin türbanlı oluşunu düşünürüm.. Sanmayın ki üniversitelerde türbana karşıyım, hiç umrumda değiller.. Ama endişelerim, sizin o güzel ülkeniz hakkında. Aynen dediğiniz gibi memleket İran'a döner mi diye düşünüyorum.. Bu endişeler her zaman varolacak, bu da bahsettiğiniz üzre sınıflandırmayı getiriyor.. Ama bu sınıflandırma, şu sıralar kime katkı sağlıyor iyi düşünün.. Demişsiniz ya hala bazı şeyleri görebilen insanlar olduğuna inanıyorum diye.. Yıllardır bende aynı şeyi umut ediyorum.. Hemde herşeyi mantık süzgecinden geçirerek!

    Art niyetli olmadığımı anlayacağınızı düşünürek size son bir tavsiye vereyim, "Ama arkadaşım bak sen şortla okula gelebiliyorsun, o da başörtüsüyle gelsin" dediğiniz zaman arkadaşlarınız sizden uzaklaşıyorsa, arkadaşlarınızı daha özenli seçmelisiniz. Lakin bu durum, ülkenin geri kalanını yargılamanızı gerektirmiyor..

    YanıtlaSil
  6. O hiç umrunuzda olmayan insanların içinden yeni bilim kadınları, yeni müzisyenler, yeni sinemacılar çıkacak benim güzel ülkemde ve ben en önde ayakta alkışlayacağım o insanları. Mini eteğe getirilen baskı toplumsal bir baskıdır efendim, ama baş örtüsüne getirilen hukuki baskıdır. Bunun arasındaki farkı ayırt edebildiğinizi umuyorum. Sizler birilerini yargılarken ben de boş oturmayayım da sizin gibi düşünenleri yargılayayım dedim.

    YanıtlaSil
  7. Müzisyenler, sinemacılar, ressamlar yarattıklarıyla yer eder zihnimde.. Eserleri ilginlendirir beni, giydikleri ya da giymedikleri değil. Türbanıyla öğretmenlik okuyup, türbanıyla öğretmenlik yapan kişiler için yollarımız ayrılıyor ama.. O bahsettiğiniz hukuki baskı da üniversitelerde ortadan kaldırıldı diye biliyorum.. Rektörlerin keyfi uygulamaları olabilir.. Bunun da hukuki bir yanı yoktur.

    YanıtlaSil
  8. Kaldırılacak tabii, kaldırılmadığı zamana ayıp! Yazdığımı alıp evirip çevirip farklı yorumluyorsunuz sanıyorum ki. Siz bu insanların üniversiteye girmesini engellerseniz müzisyen ya da sinemacı olmasını da engellersiniz demek istiyorum kaç mesajdır. Bilmem anlatabiliyor muyum...

    YanıtlaSil
  9. Adalet hakkın yerine gelmesidir. İnsan hakları. Bu arada kanunlar yeterli olmayabilir. kanunların iyi bir tadilattan geçmesi gerekiyor. Sonra vicdanlara ne diyeceğiz? Toplum vicdanı. Toplumun hoş görmediği davranışlar oluyor malesef ama, saldırmalarına kanun izin veremez. Bu ülkede yaşadığımıza göre Bir çobanla, bir Profösör'ün adalet karşısında haktan ve hukuktan nasibini almeası gerekir.

    YanıtlaSil
  10. BOK BÖCEĞİNİ ALKIŞLIYORUM....GÜZEL NİCK İNDEN DOLAYI..YAZDIGINA YORUM YOK..YORUMUMA YAZIK...

    YanıtlaSil
  11. bir kere bunları yazdıgına göre buyuk ıhtımal basınız ortulu kı bu gayet dogal bırsey,sonucta ozgursunuz ama eger oyle ısenız bu bazı ahlakı degerler konusunda has has oldugunuzu gosterır,sonucta bas ortusu sadece bır ortu degıl aynı zamanda buyuk bır sorumluluktur.kısacası nick nameniz bende bu izlenimi uyandırmadı,ikinciside yazdıklarınız sacmalıktan ıbaret...kuranda turban yok..bunu benım kadar sızde bılıyorsunuz..HERSEY KOCAMAN BIR SAPTIRMADAN IBARET ...yargılıyorum dıyorsunuz ama neyi..neyse ıste komple sacmalık...kusura bakma...

    YanıtlaSil
  12. İyi ki yaptınız bu yorumu da lafımın üstüne güzel bir örnek teşkil ettiniz, teşekkürler :)
    Tam olarak bahsettiğim yukarıdaki gibi vakalardır efendim. bkz. örnekli anlatım :)

    YanıtlaSil
  13. çok zeki oldugunu dusunuyorsun ama degılsın..ınan bana.. :)

    YanıtlaSil
  14. logic, başım örtülü değil. aksine çoğu zaman bulunduğum ortamda en açık saçık giyinen kadınlardan biriyimdir. benim değer yargılarım kendime çünki. ahlaki değerlerde hassas olduğum da yanlış bir saptamadır. çoğu kabul görülen ahlak kuralları benim nazarımda değersizdir. eğer diğer yazılarımı okursanız açıkça görebilirsiniz bunu. türbanın kuranda geçip geçmemesi ise tamamen yorumlamaya kalmış bir durumdur. örtünmeyi nasıl algıladığınızla alakalıdır. siz saçınızı mahrem sayarsınız, ben bacağımı sayarım, bir diğeri göğsünü sayar ve ona göre hareket eder. sizin saçmalık diye kestirip attığınız her şey birer fikirdir ve sizinle uyum sağlamaması bunların saçmalık olduğunu göstermez. aynı bakış açısıyla bakarsak bence az önce benden daha çok saçmaladınız. ama asla o bakış açısına sahip olmayacağım merak etmeyin :)

    YanıtlaSil
  15. amanda aman ne cok bılıyon sen boyle herseyı..neyse canım sanırım bıraz yanlıs yapmısım..onyargılar ıste..kımse mukemmel degıl..dıger yazıların cok hos..esprı yetenegıne bayıldım..ama tabı bu,, bu sayfada yazdıklarına katılıyoum anlamına gelmez..neyse ıste yazmaya devam et..hoşş.. :))

    YanıtlaSil
  16. NE güzel ortak bir sevgimiz var seni seveceğimi sanıyorum.Atatürk çü düşünenlere sevgim sonsuz..:)

    YanıtlaSil