İç döküntüleri, can sıkıntıları, dedikodular, filmler, oyunlar, moda, ünlüler, politika, magazin, özel hayat, kadın hakları ve canım ne çekerse..

8 Aralık 2010 Çarşamba

You Tube Erkekleri

Son günlerde bazı araştırmalar yapmak için youtube'u sık sık kullanmak durumunda kaldım. Gayet güzel, ne ararsan mutlaka ilgili birkaç video bulabiliyorsun, hoş. Ama bir de altına yapılan yorumlar var ki... Dehşetlerden dehşetlere savruldum şu 3 günde. Afedersiniz ama abaza doluymuş ortalık. Herhangi bir dans videosunun altına "oha atlarken bacağı açıldı ulan ne güzel" diye yapılan yorum mu istersiniz, "benim bunun gibi sevgilim olsun 40 yıl üstünden inmem"e varan aşağılık cümleler mi istersiniz. Daha terbiyemin el vermediği ama vehametle okumaktan kendimi alamadığım milyonlarca yorum! 


Neden internette bu kadar rahatız? Adımız, kimliğimiz, mesleğimiz, yüzümüz görünmediği için mi? Nedir bu aymazlık anlayamıyorum bir türlü. Kadın rumuzumla herhangi bir oyuna girdiğim zaman başıma gelmeyen kalmıyor. Facebookta okey, poker ve bilumum çok kişili oyunlar oynarken kulağım ve göbek deliğim dahil her tarafım üzerinden çeşitli sokmalı çıkarmalı fanteziler dönüyor. Allah aşkına, kendinize gelin yahu! Yolda yanınızdan herangi bir kadın geçtiği zaman da içinizden geçiriyor musunuz bunları? Yani ben artık böyle düşünüyorum. Eğer bu adam kimliğini, ismini saklayınca bunları açık açık dile getirebiliyorsa, gerçek hayatta söyleyemese de aklından geçiriyordur böyle şeyleri. Yemin ederim iğrendim artık. Bir de cevap vermeye kalktın diyelim aman yarabbi bir delikanlı kesiliyorlar ki sorma gitsin. Hele ki o sırada senden başka bayan yoksa sıçtın. Bütün adamlar birbirlerine arka çıkıp seni yollu ilan ediyorlar. Gerisi hayal güçlerine kalmış artık. Mecburen daha fazla dayanamayıp, titrek ellerle çarpı tuşunu arıyorsun mousela. 


Klavye delikanlılığı diye bir tabir vardır. Bunlar, gerçek hayatta bir baltaya sap olamamış, sosyal anlamda statü elde edememiş, ezikliklerini de sanal ortamda klavye başında bastırmaya çalışan zavallılardır. Hatta öyle ki, sana hakaret eder, küfür eder, annene bacına kadar uzanır, ama hakkında yasal işlem başlattığın anda kuyruğunu iki bacağının arasına sıkıştırıp, "IP adresi benim ama yeğenim vardı pc başında benimle alakası yok hakim bey" der. 


Bir de zamanında sosyoloji dersim için yaptığım bir araştırma vardı. Oradan aklımda kalanlar var. İnternette bu türde sapkınlık yapan, küçük çocuklar da dahil olmak üzere delikli her türlü şeye karşı zaaf gösteren erkekler, aslında gerçek hayatta gayet kariyer sahibi, evli, çocuk babası adamlar olabiliyorlarmış. Yani bu şu demek; yolda karşılaştığınız, otoparkta selamlaştığınız, komşu diye evinize aldığınız, iş yerinde beraber vakit geçirdiğiniz herangi biri de böyle bir yaratık olabilir. İğrenç derecede vahim bir durum bu!


Bu ülkede artık bir şeyler değişmeli. Bilişim suçlarıyla alakalı çalışmalar yapılmalı, yeni düzenlemeler getirilmeli. Artık internet hayatımızın neredeyse %50 sini kapsıyor. Eskisi gibi değil. Bunun önünün bir şekilde alınması lazım. Yoksa ileride çocuğumu nasıl bilgisayar başına oturtacağım hiç bilmiyorum. Benim bile ödüm kopuyor, ufacık çocuklara yazık yahu!





Uygun bir zamanda, you tube'dan alıntı yapıp bir derleme hazırlayacağım bu konuyla alakalı. Sanıyorum hem eğlenceli hem de bir o kadar acı verici olacak...

3 yorum:

  1. Ya ben bu statü sahibi olamamışları anlarım da gerçekten işinde gücünde insanlar nasıl bu hale geliyor anlamıyorum.

    YanıtlaSil
  2. Hwerşeyin bir yasal düzenlemesi olmalı. Sanal düya virüs kaynıyor.

    YanıtlaSil
  3. Mehmet Akif Bebeğin ziyaretçisi yine geldi.
    Fakat pencere camı kapalı olduğu için, camda nöbet bekledi. Bebek ile kedi arasındaki garip iletişim onların arasında derin bir arkadaşlığı simgeliyordu.
    (Resmi tıklayarak gerçek boyutunda görebilirsiniz.)

    http://mefkuremiz.blogspot.com/

    Gerçek öyküyü okumak için bir önceki kayıttaki "Bir anne, bir bebek, bir de kedicik" adlı yazıyı da okumalısınız.

    YanıtlaSil