İç döküntüleri, can sıkıntıları, dedikodular, filmler, oyunlar, moda, ünlüler, politika, magazin, özel hayat, kadın hakları ve canım ne çekerse..

28 Kasım 2010 Pazar

Seçtiklerim

Mesleğim gereği ve -zorunlu olarak- öğrencilik yıllarımda çok fazla film izledim. Ama eski klasiklerden ve kült filmlerden hoşlandığım pek söylenemez.. Özellikle yeni çağ sinemasında "sanatsal film" olarak nitelendirilen -ki ben buna tamamen karşı çıkıyorum- filmlerden hiç haz etmem. Açıkça bir Hollywood çocuğuyum ben. Burada da bende iz bırakan ve seçtiğim bir kaç film var. Belki bir fikir olur size de :)

The Prestige (2006)

19.yy İngiltere'sinde geçiyor film. Önceleri ortak olan ama bazı sebeplerden ayrılan ve düşman olan iki sihirbazın yaşadığı olaylar anlatılıyor filmde. Ben şaşırtan, sürprizlerle dolu filmleri çok severim. O yüzden Prestige'i de ilk izlediğimde bayılmıştım. Şiddetle öneriyorum!



Death Defying Acts (2007) 
Türkçe'ye Öldüren Cazibe olarak çevrildi bu film. Ben Movie Max'te rast gelmiştim. Adı, gece yarısı kalitesiz Kanal D filmleri gibi geliyor kulağa ama izleyince kesinlikle öyle olmadığını anlıyorsunuz. Sıkı bir Catherine Zeta Jones fanı olmamın da büyük etkisi var elbette beğenimin üstünde :)


RocknRolla (2008)

"Bir Rus gangster Londra emlak piyasasında çevirdiği bir dümenle milyonlarca sterlin kazanç sağlar. Bunu göre Londra'nın suç dünyası sakinleri bu servetten kendi paylarını almak için takibe koyulurlar. Bu karakterler içinde rock yıldızları, muhasebeciler ve daha nicesi yer almaktadır."
Gerard Butler vaaaar! Love!



21 (2008)

Evet ben bir kumar bağımlısıyım ve kumarla ilgili her tür filmi severek, bayılarak izliyorum :D



The Butterfly Effect (2004)

İkincisi çekilmiş olsa da hala birincisini tercih ediyorum. Ashton Kutcher'ın muhteşem oyunculuğuyla -gerçekten oyunculluğuyla ilgileniyorum, asla o sıkı poposuyla, muhteşem fiziğiyle ve dolgun dudaklarıyla ilgim yok- süslenmiş bir filmdir kendisi.


 The Silence of Lambs (1991)

Korku ve gerilim filmlerine bayılırım aslında. Bugüne kadar da beni öyle aman aman korkutan sıçratan bir filme rastlamadım. Çocukluğumda izlemiş olmanın da bir etkisi var mı bilmiyorum ama bu film benim ödümü patlatıyor. Fotoğrafları eklerken bile korktum o derece tırsıyorum bu adamdan!




The Reader (2008)

Kate Winslet Love! Muhteşem bir kadın bu kesinlikle!



Chocolate (2000)

Zaman içerisinde beni takip ettikçe ne kadar koyu bir Johnny Depp hayranı olduğumu göreceksiniz diye düşünüyorum. Her filmini izledim ama hiç birini bu kadar sevmemiştim. 
Dip not: Bu filmi izleyecekseniz yanınızda mutlaka çikolata bulundurun, bir yeriniz şişmesin. Love!





American Beauty (1999) 

Cinselliği ilk öğrendiğim filmdir kendileri.



P.S. I Love You (2007)

Her izleyişimde ağlıyorum yok böyle bir şey. Birincisi Gerard Buttler var, ikincisi Gerar Buttler ölüyor. Bundan daha acımasız bir film düşünemiyorum :(




The Pianist (2002)

Yahudi soykırımını anlatan filmleri her zaman sevmişimdir. Bu da onlardan biri. Üstelik bir patates sahnesi var ki beni benden alır...



A Beautiful Mind (2001)

Akıl Oyunları... Johhn Nash adında şizofren bir matematik öğrencisinin hikayesini anlatan aynı isimli kitaptan uyarlanmış bir filmdir. Kesinlikle izlenmesi gereken filmler arasında.




Wanted (2008)

İşte bu benim filmim. Angelina Jolie kadar güzel birr hatun daha görmedim hayatımda. O kadar güzel filmleri olmasına rağmen bence Wanted onun devleştiği filmdir. Aksiyon seviyorsanız kaçırmayın derim.




Benjamin Button (2008)

Çok etkilemişti beni. Yaşlı doğup gençleşen ve bebekliğinden sonra ölecek olan bir adam normal bir hayat yaşayabilir mi? Peki ya ona aşık olsaydınız?



 La Vita e Bella (1997)

Yine bir Yahudi soykırımı filmi. Ancak öyle güzel bir konu üzerinden işlenmiş ki, düşünmekten ve ağlamaktan alamıyorsunuz kendinizi. Herkes ama herkes izlemeli.




Fight Club (1999)

O kadar film geçmişim olmasına rağmen 2 sene öncesine kadar bir türlü izleyememiştim bu filmi. Arkadaşlarım özellikle "aa Marla Singer'a ne kadar çok benziyorsun" dediklerinde bile merak etmemiştim, dövüşlü film deyip geçmiştim (fırat misali) ama izleyince ne kadar geç kaldığımı anlayıp pişman oldum. Edward Norton'un oynadığı her film nasıl bu kadar başarılı olabiliyorr anlamıyorum.




The Hangover (2009)

Tam bir Vegas filmi. Çok ama çok eğlenceli, özellikle sonuna bayılacaksınız ;)


 Sweeny Todd (2007)

Bir Tim Burton klasiği. Tim Burton seven herkesin seveceğinden emin olduğum bir film. Ve elbette Johnny Depp  Love!


 Leon the Professional (1994)

"Uyku umrumda değil, Leon. Ben aşk istiyorum ya da ölüm."



 Saw (2004)
 Kuzuların Sessizliğinden korkan ben, oturup tüm Saw serisini bir gecede izleyebiliyorum. Seviyorum bu seriyi.

Schindler's List (1993)

Ve yine bir soykırım filmi. İzlenmeli.



Pretty Woman (1990) 

Pretty woman walking down the streeeet!! =)



The Pursuit of Happyness (2006)

Will Smith kesinlikle oyuncu olmalı diyenlerdenim ben. Bu filmi de hüngür sümük izleyenlerdenim. 


Changeling (2008)

Ve Angelina yeniden... Bildiğim kadarıyla konusu yaşanmış bir hikayeden alınmış. Bu da filmi izlerken duyduğunuz kederin 10 katı artmasına sebep oluyor. Filmin sanat  yönetmeninin ayağının altında ezilebilirim ayrıca. 

8 yorum:

  1. bende sinema tv mezunuyum ve öğrencilik dönemim boyunca izletilen eski klasiklerden ve sanatsal filmlerden hiç bir zaman haz etmedim hep eziyet gibi geldiler bana ve Hollywood filmlerinden aldığım tadı ve etkiyi bırakmadılar bende bilemiyorum belki de ben çok kazmayım:) sende iz bırakan filmlerin hepsini izledim ve itiraf etmelim ki hepsine karşı senle aynı duyguları besliyorum:)ben bir liste yapsam bu kadar olurdu :)ama bir de last samurai ve sweet novemberı eklerdim:)

    YanıtlaSil
  2. Kesinlikle haklısın Sanemiko, özellikle sweet novembera bayılırım ben de.. muhtemelen aklıma gelmeyen filmler vardır daha, onları da bir ara part2 şeklinde yayınlarım :) meslektaşmışız da bu arada, memnun oldum :)

    YanıtlaSil
  3. bende çok memnun oldum:)pek meslektaş sayılmayız ne yazık ki ben iş bulamıyorum çnkü:/

    YanıtlaSil
  4. Ruh ikizim olmalısın :S

    Senin erkek versiyonun yok mu acep :P
    Tüh :D

    YanıtlaSil
  5. :D varsa da ben bulamadım valla :D gittim kendime tamamen zıt karakterli bi sevgili buldum :D

    YanıtlaSil
  6. Waaawww listeye soyle bir bakayim demistim. Bir baktim onu da seviyorum. Aaa bunu da seviyorum dedim. Anladim ki ben de bir Hollywood cocuguymusum:)

    YanıtlaSil
  7. hehe, yalnız olmadığımı biliyodum :)))

    YanıtlaSil
  8. Şimdi ben de sinema tarihi derslerinde istemediğim bi ton filme maruz bırakıldım ama okadar katı olmamak lazım yine de! ozaman bu listeyi Martin Scorsese imzalı Departed ile kapatayım.

    YanıtlaSil